Kıtalar Neden Kayıyor?
Yeryüzünü biçimlendiren en önemli kuvvet, evrenimizin kabuğunu oluşturan ana plakaların durdurulamayan hareketidir.
Evrenimizin yüzeyinde bulunan tüm plakalar, bir tırnağın uzama hızına yakın bir hızda, ancak bir insanın hayal gücünü zorlayıcı ölçekte büyük kuvvetlerle sürekli bir hareket içindedir. Dünyamızın kabuğunu oluşturan yedi bölüm veya plaka, bir yılda en çok birkaç santim de olsa dünyamızın yüzeyinde hareket eder. Ancak yer kabuğunun bazı bölümleri çok uzun yıllar içinde dünyanın bir tarafından diğer tarafına ilerlemişlerdir.
Plaka tektoniği olarak bilinen bu olay gezegenimizi şekillendiren en önemli güçtür. Dünyamızın yüzeyi iki tür kabuktan oluşur; bizlerin de üstünde yaşadığı kıtasal kabuklar ve daha ağır olan okyanus tabanı kabukları. Kıtasal kabuk bir çok yerde 40 km. daha kalındır, ancak okyanus kabuğu çok ender olarak 8 km. daha fazla bir kalınlığa sahiptir.
PLAKALARI HARAKET ETTİREN ISI
Her iki yer altı kabuğunun altında manto tabaka bulunmaktadır. Bu manto tabaksı yoğun halde bulunur ve kalın manto tabakası yer kabuğunu akkor halindeki yerküre çekirdeğinden ayırır. Manto tabaka kayalardan oluşmaktadır ancak çok sıcak olduğu için bazı kısımları yarı eriyik (sıvı) haldedir. Daha yüksek sıcaklıkta olan çekirdek, üzerinde bulunan manto tabakasını ısıtır. Bu ısınma sırasında oluşan konveksiyon akımları manto tabakasında kabarmalara yol açar, kabaran kısım ısısının bir kısmını kaybedinceye kadar çöker. Manto tabakasında oluşan bu konveksiyon akımları kıtaları yerkürede hareket ettiriler.
Dünyamızdaki büyük okyanusların altında oluşan konveksiyon akımlarının yarattığı ısı okyanus tabakasındaki kayaların eriyerek sıvı biçimde volkanik lav olarak yüzeye çıkmasına yol açar. Erimiş kayalar yavaş bir şekilde deniz tabanından sızarak sualtında volkanik tepeleri oluşturur. Bazen bu tepeler ada şekline gelecek kadar yükselir. İzlanda ve 1963 yılında oluşan Surtsey adındaki uydu adası bu biçimde meydana gelmiştir.
Manto tabakasındaki bu akımlar yukarılara doğru ilerledikçe, manto tabakasının en üst katmanıyla birlikte yer kabuğunun katı plakalarını da sürükler. Okyanusların ortalarında bulunan dağlardaki su altı volkanlarından çıkan lav sürekli üst üste katılaşarak yeni kabuk oluşturur.
“Atlantik Okyanusu Kolomb2un geçtiği dönemde şimdiki döneme göre daha dardı.”
Böylece yeni okyanus kabuğu oluştukça, okyanus plakaları da sürekli büyümeye devam etmektedir.
Atlantik Okyanusu’nun her iki yakasında yer alan kıtalar batıda Kuzey ve Güney Amerika, doğuda Afrika ve Avrupa her sene birbirlerinden yaklaşık olarak 25milimetre uzaklaşmaktadır. Atlantik Okyanusu, Kolomb 1492 yılında geçerken günümüzdekinden 12 metre daha yakındı.
Tüm okyanuslar genişlemeye devam etseydi dünyanın da genişlemesi gerekecekti. Aslında Pasifik Okyanusu daralmaktadır. Manto tabakasındaki konveksiyon akımlarını izleyen Pasifik plaksı , Asya ve Amerika kıta plakalarının altına girmektedir. Bu da Pasifik kıyılarındaki yerlerde volkanlar ve depremlerden oluşan bir ateş çemberi meydana getirmektedir. Okyanus plakalarının manto tabakaya doğru battığı bölgelere “altına giriş bölgeleri” denir ve okyanusların bu kısımlarında derin çukurlar oluşturmaktadır. Bunlardan en derini Filipin Denizi’nde bulunan Mariana Çukuru’dur. Derinliği 11.033 metredir, yani Everest Dağı’nın yüksekliğinden 2.100 metre daha fazla. Atlantik de sonsuza kadar genişlemeyecektir. Belli bir sınırdan sonra altına giriş bölgeleri oluşacak ve Güney Amerika ile Afrika yeniden birbirine yaklaşarak tıpkı 150 milyon yıl önce olduğu gibi tek bir büyük kıta olacaktır. 4,6 milyar yaşında olan dünyamızın uzun geçmişinde bu yeni bir şey değildir. Sayısız kereler okyanuslar açılmış, kapanmış, kıtalar birbirleriyle birleşmiştir. Dünyamız var olduğu sürece bu böyle devam edecektir.
KİMSENİN İNANMADIĞI ADAM
Alman astronom ve meteorolog Alfred Wegener kıtaların kayma teorisini ortaya attı. Ancak yaşadığı dönemde fikirleri alay konusu oldu.
1915 yılında yayınlanan teorisinde kıtaların dünya yüzeyinde kaydıklarını ileri sürdü.